GIDA ALERJİLERİ NE KADAR CİDDİ BİR HASTALIKTIR?

GIDA ALERJİLERİ NE KADAR CİDDİ BİR HASTALIKTIR?

Çoğumuz için gıda alerjileri rahatsızlık vericidir. Örneğin ; iki gün önce kivi meyvesi yediniz ve şimdi ayak ve ellerinizde kurdeşen var. Fakat siz, bir hafta önce de kivi yemiştiniz ve vücudunuz hiçbir reaksiyon göstermemişti. Bu durumda ; “nasıl olur da kiviye alerjiniz olduğu düşünülür?”
Birçok gıda, tüketildikten kısa bir süre içerisinde reaksiyona yol açabilir. Örneğin ; herhangi bir gıda alımı ile ortaya çıkan dil ve dudak şişmesini belirlemek kolaydır. Bir gıdanın alımından iki saatten fazla zaman geçtikten sonra reaksiyon meydana gelmesine sık rastlanmaz.
Suçlu gıdayı belirlemek için, tükettiğiniz besinleri eleme rejimine başlayabilirsiniz. Şüphe duyduklarınızı rejimden iki hafta çıkarın, bunları gıdanıza her seferinde bir tane olmak üzere ilave edin. Bu metodun da yanılma payı tabii ki vardır. Çünkü olaya fizik ve psişik faktörler de katılır. Eğer kişi herhangi bir gıdaya karşı duyarlı olduğunu düşünüyorsa, bu inanç, alerjik reaksiyona başlayan ancak gerçek bir alerjik reaksiyon olmayan tepkiyi başlatmakta rol oynar. Doktorunuz, gıda alışkanlıklarınızı belirlemek için birkaç soru sorar. Sizden birkaç hafta için yediğiniz her şeyin ayrıntılı bir günlüğünü tutmanızı ister. Doktorunuz sebepleri belirlemek için bir dizi “deri testi” de yapabilir. Gıda alerjileri için tek belirgin tedavi; probleme neden olan yiyecekten sakınmaktır.
Bazen reaksiyona neden olan gıda fark edilmeyebilir. Eğer belirli gıdalarla reaksiyon tedirgin edici durumda, fakat hayatı tehdit etmiyorsa semptomatik tedavi düşünülür.
Gıda alerjilerinden dolayı şok meydana geldiğinde acil tedavi gereklidir…

Kol Kas Ağrısı Kalp Krizi İle Karıştırılmamalı

Kol Kas Ağrısı Kalp Krizi İle Karıştırılmamalı

Kol kas ağrısı neden olur?

Kas spazmlarının yaşanması vücutta yaşandığı bölgede ağrılara sebep olmaktadır. En fazla ağrıların görüldüğü bölgeler ise; boyun, omuz, kol, baldır ve uyluk üzerinde olan kaslarda görülmektedir. Kolda yaşanan kol kas ağrısı başlıca nedenleri arasında kol kaslarını zorlayan egzersizler yapılması, ağır olan yüklerin veya eşyaların kaldırılması, kasların zorlanmasını sağlayacak ani hareketler, sinirlerde yaşanan sıkışma ve kolun üst kısım bölgesine etki eden ” bursan iltihabı ” ile lif dokusu iltihabının olmasıdır.

Kimi zaman kolun üst kısmında yaşanan ağrılar kalp krizinin de belirtisi olabilmektedir. Kolun üst bölgesinde yaşanan ağrıya aynı zamanda, göğüs bölgesinde hissedilen basınç ya da göğüste oluşan ağrı, nefes alıp verirken zorluk çekilmesi, mide bulantısı ve öksürememekte eklenerek belirtilerini gösterir. Eğer ki kol kas ağrısı nedenleri bilinemiyorsa mutlaka doktora başvurulmalıdır,

Kol kas ağrıları yaşanmasının sebepleri nelerdir?

Birden fazla durumdan dolayı oluşabilen kol kas ağrısı nedenleri olarak aşağıdaki durumları başlıca sebepler olarak gösterebiliriz.

– Egzersiz: Eğer ki kolları ve kol kaslarını fazlasıyla zorlayacak olan ağırlık egzersizleri yapılırsa, antrenmanın bitiminden ortalama 3 – 4 saat sonrasında kaslarda oldukça keskin bir ağrı hissedilecektir. Kimi zaman ise kolların hareket halinde olması ile kol kası ağrısı daha da artabilmektedir ve geçmesi için 4 veya 5 güne ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu tür egzersizler sonrasında yaşanacak kol kası ağrısı önlenmek isteniyorsa yavaş yavaş ağırlık arttırılabilir ve egzersiz öncesi kaslar ısıtılarak egzersiz için hazırlanabilir.

– Travma: Yaşanan bir kaza sonucu kola alınan darbe alınması, yaralanma yaşanması durumundan sonra da kol kas ağrısı hissedilebilir. Bu tarz olayların yaşanması hafif vakalar sayılamayacağından kol kası ağrısı iyileşmesi de zaman alacaktır. İyileşme sürecinde kol ile yapılan hareketler ya da kola yapılan zorlamalar hissedilen ağrının daha da artmasına sebep olabilir. Eğer ki kolun kısa sürede iyileşmesi isteniyorsa mümkün olduğunca az hareket ettirilmeli ve doktorun vermiş olduğu ilaçlar var ise mutlaka kullanılmalıdır. Dayanılamayacak şekilde hissedilen kol kas ağrısı için de doktordan ağrı kesici istenebilir.

– Sinir sıkışması: Ani hareketler sebebiyle de yaşanabilecek sinir sıkışması kolun üst bölgesinden başlayarak ellere kadar inebilecek bir ağrı hissedilmesine neden olabilir. Sinir sıkışmasının hafifletilmesi için hafif şekilde esneme hareketleri yapılabilir fakat zorlanmamalıdır. Buna rağmen bir kaç gün sonrasında eğer ağrı geçmez ise farklı bir sebep olup olmadığının araştırılabilmesi için doktora gidilmelidir.

– Fibromiyalji(lif dokusu iltihabı) : Lif dokusu iltihabı sebebi bilinemeyen kol kası veya eklem ağrılarının oluşmasını sağlayabilir. Lif dokusu iltihabının görülme oranı kadınlarda erkeklere göre daha fazladır. Lif dokusu iltihabının hissedilmesi bir noktadan etrafa yayılır şekildedir.

– Bursit: Kemik ve kaslar arasındaki uyumun sağlanması için dolgu maddesi olan sıvı dolu keselere ” bursa ” denilmektedir. Bu keselerin iltihaplanması sonucunda da ağrı hissedilebilir. Aynı ekleme uygulanan sürekli baskı ve sürekli kullanımı da kol kas ağrısı nedenleri arasında yer almaktadır. Bu şekilde oluşan ağrı meslek hastalığı olarak da görülmektedir. Doktor bu tür ağrı için ağrı kesici ya da daha ileri boyutta enfeksiyon varsa antibiyotik verebilir.

Diş telleri nasıl takılır?

Diş telleri nasıl takılır?
Dişlerde çapraşıklık, yamukluk bulunan durumlarda kullanılan sabit diş telleri tedavinin başlangıcında dişlerin üzerine yapıştırılmakta ve tedavi sonuna kadar çıkartılmamaktadır. Peki tedavi başlangıcından sonuna kadar aylarca, günde 3 bazen 4 öğün yemek yiyip aralarda da bir şeyler atıştırmamıza rağmen diş telleri nasıl oluyor da dişlerden kopup ayrılmıyor? Tüm bu ısırma, çiğneme kuvvetlerine nasıl dayanabiliyor?

Diş tellerini yapıştırma yöntemleri:
Günümüzde, diş tellerinin dişlere yapıştırılması için temel olarak iki teknik mevcuttur. ‘’Direkt yapıştırma’’ (directbonding) ve ‘’İndirekt yapıştırma’’ (indirectbonding)

Direkt yapıştırma tekniği:
Diş telleri basit bir anlatımla; dişlerin üzerine sabit olarak yapıştırılan ve braket adı verilen kare ya da üçgen şeklindeki parçalar ve bu parçaların ortasındaki yarıktan (slot) geçen ince ve uzun telden (ark teli) oluşmaktadır.

Bu teknikte, hastanın tedavisinin başlayacağı randevuda ortodonti uzmanı braketleri gerekli olan tüm dişlere direkt olarak tek tek yapıştırır.

Tekniğin detayı:
Yapısı metal veya porselenden (estetik braketler) olanbraketler, uygulanan tedavi tekniğine göre, dişlerin iç veya dış yüzeyine yapıştırılabilir. Braketin tabanında (base) bulunan girintili çıkıntılı ve pürüzlü yüzey tutucu bir alan oluşturur. Diş yüzeyindeki mine tabakası normalde pürüzsüz ve kaygandır. Braketlerin yapıştırılabilmesi için öncelikle mine yüzeyinin pürüzlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için önce diş minesi kurutulur ve tükürükten, pamuk ve ağız açıcılar (ekartör) sayesinde izole edilir. Diş yüzeyi, cilalama özelliği olan ve pat adı verilen macunla bakteri plağından temizlenir ve cilalanır. Diş yüzeyini pürüzlendirmek amacıyla özel olarak hazırlanmış, biyolojik olarak uyumlu ve ağız içi dokulara zarar vermeyen ortofosforik asit (%36,5) 30 saniye ile 1 dakika arasında uygulanır. Asitleme adı verilen bu işlem sonrasında,diş yüzeyi yıkanır ve tekrar kurutulur. Kurutma sonrası diş yüzeyi tebeşirimsi bir görüntü alır. Bu görüntü asitleme işleminin başarılı olduğu ve diş minesinin pürüzlendirilebildiği anlamına gelir. Sonraki adımda, bonding adı verilen ve yapışmanın kuvvetini arttıran sıvı madde, küçük bir fırça aracılığıyla pürüzlenmiş olan diş minesine sürülür ve kurutulur. Yapıştırılacak olan braketin tabanına, kompozit adı verilen yapıştırıcı madde sürülür ve tabana doğru iyice bastırılarak yayılması sağlanır. Braket, dişin üzerine yerleştirilerek doğru konumuna getirilir ve yapıştırıcı maddenin donması ve sertleşmesi için özel mavi ışık tutulur. Anlatılan bu işlemler, braket yapıştırılacak her bir diş için teker teker tekrarlanır.

Direkt yapıştırma tekniğinin avantajı; diş tellerinin, tedavi kararı verildiğinde tekrarlayan randevular ve arada başka bir işlem gerektirmeden, beklemeden ve zaman kaybı olmadan hemen takılabilmesidir.

İndirekt yapıştırma tekniği:
Bu teknikte, hastanın tedavisi başlamadan önce ölçüleri alınır ve diş kalıpları elde edilir. Bu kalıplar diş laboratuvarına gönderilerek çeşitli işlemlerden geçer. Diş laboratuvarında işlemi biten ölçüler geri gönderilir ve hasta diş tellerinin (braketler ve ark teli) takılması amacıyla randevuya çağırılır.

Tekniğin detayı:
Bu teknik özetle, braketlerin dişler üzerinde doğru yerlerinde konumlandırılabilmesi için önce laboratuvarda hastanın alçıdan hazırlanmış diş kalıpları üzerindeki alçıdan dişlere yapıştırılması, ardından bir transfer plağıyla hasta ağzında hastanın gerçek dişlerine yapıştırılması esasına dayanır.

Laboratuvarda öncelikle hastanın diş kalıpları, ısı işlemiyle tam olarak kurutulur ve alçı kalıpların içinde hiç nem kalmaması sağlanır. Alçı model üzerindeki tüm dişlerin açıları ve eğimleri ince kurşun kalem yardımıyla çizilir. Yapıştırılacak olan braketlerin tabanına, yapışma kuvvetini arttırıcı bonding adı verilen madde sürülüp, hafif kuvvetli hava sıkılarak tabana yayılması sağlanır ve biraz kurutulur. Ardından braketin tabanına kompozit adı verilen yapıştırıcı madde sürülür. Braket alçı model üzerinde ait olduğu dişe yapıştırılır. Doğru konuma getirildikten sonra yapıştırıcı maddenin donması ve sertleşmesi için özel mavi ışık tutulur. Bu işlemler, braket yapıştırılacak her bir diş için teker teker tekrarlanır. Sonrasında üzerinde braketlerin yapışık olduğu alçı modellere ağız içi dokulara zararı bulunmayan ve biyolojik olarak uyumlu olan, yumuşak silikon uygulanır ve silikonun donması beklenir. Silikonun donmasının ardından, termoplastik maddeden yapılmış olan ve plak adı verilen malzeme ısıtılarak basınçlı vakum sistemiylealçı model ve silikon üzerine vakumlanır. Braketler, silikon madde ve termoplastik plak bir arada alçı kalıptan çıkartılır.

Hazırlanmış olan bu kalıp, hastanın tedavi başlangıç randevusunda kullanılır. Hastanın öncelikler diş yüzeyleri, cilalama özelliği olan ve pat adı verilen macunla bakteri plağından temizlenir ve cilalanır. Diş yüzeyini pürüzlendirmek için özel olarak hazırlanan, biyouyumlu ve ağız içi dokulara zararı bulunmayan ortofosforik asit (%36,5) 30 saniye ile 1 dakika arasında uygulanır. Asitleme işlemi sonrasında, diş yüzeyi yıkanır ve kurutulur. Kurutma sonrası diş yüzeyi tebeşirimsi bir görüntü almalıdır. Sonraki adımda, yapışmanın kuvvetini arttıranbonding adlı sıvı madde, küçük bir fırça aracılığıyla pürüzlendirilmiş olan diş minesine sürülür ve hafifçe kurutulur. Önceden hazırlanmış olan kalıbın içinde yer almakta olan braketlerin tabanına da önce bonding ve ardından akışkan kompozit madde sürülür. Kalıp, hastanın ağzına yerleştirilir ve mavi ışık tutularak donması, sertleşmesi sağlanır. Önce termoplastik dişlik, ardından silikon madde dikkatlice, yavaş yavaş çıkartılır. Bunlar çıkartıldığında, braketler hastanın dişlerine yapışmış olarak kalır ve ardından bu randevuda gerekli diğer işlemler yapılır.

İndirekt yapıştırma tekniğinin avantajları, braketlerin hastadan hazırlanmış olan alçı kalıp üzerinde zaman kısıtlaması olmadan ve iyice kontrol edilerek doğru yerlerine yapıştırılması ve braketlerin yapıştırılma seansında bir miktar zaman kazandırmasıdır. Tekniğin dezavantajları arasında; hastanın bir kaç kez randevuya gelmesinin gerekmesi ve tedavi kararı verildikten sonra tedaviye başlanabilmesi için hazırlıkların bir kaç gün sürmesi sayılabilir.

Yüksek Şeker Değerleri

Sabah yüksek şeker değerleri ile kalkıldığında akla gelmesi gerekenler;

Yüksek şeker seviyesiyle mi yatıldı?(akşam öğünü iyi karşılanmamış)
Yoksa sabah büyüme hormon artış etkisi (dawn fenomen) mi gözleniyor?
Yoksa gece şeker düşmesine bağlı rebound yükselmemi var?
Bunların ayrımında en önemli kontrol gece 02-04 şeker ölçümü olacaktır.
Zaman zaman, öğün sonrası ek bir şey yeme isteği olabilir (normalde 3-4 saatten önce karbonhidrat tüketimi önerilmez,çünkü öğün öncesi yapılan insülin henüz kanda dolaşmaktadır), böyle dönemlerde yapılacak ek insülin sorun yaratabilir , kanda henüz dolaşan insülin üzerine bu doz eklenerek beklenmeyen bir düşme yaratabilir.
Bu nedenle böyle özellikli durumlarda kullanılmamış insülin’ e dikkat etmek gerekir.
Genel olarak hızlı etkili insülin lerde yapılan dozun kanda saat başına ¼ oranında azaldığı akla getirilmelidir. ( 8ü insülin uygulandığında 1.saatte kanda halen 6ü, 2.saatte 4ü, 3.saatte 2ü, ve 4.saat sonuna doğru 0 ünite insülin gezindiği düşünülmelidir.)

Hızlı etkili insülin kullanılmışsa ek doz öncesi en az 2 saat geçmiş olmasına dikkat edilmelidir .

Yatma öncesi ek doz kullanımından kaçınılmalıdır

Yaptığınız insülin in öğünde yediklerinizi karşılamadığını düşündüğünüzde, 2 saat sonra ölçüm yapın, bolus dozun kalan yarısının (saat başına 1/4 + 1/4 kullanıldı ) o seviyeyi karşılayamadığını saptarsanız ek doz yapabilirsiniz.

Bu kullanılmamış insülin hesaplamaları her diyabetlide geçerli olmuyor, sizdeki etkiyi anlayana kadar ölçümler yapmalı ve dikkatli olmalısınız.

Tedavi esnasında insülin dozu unutulursa;

İnsülin dozu unutulursa ; ne zaman hatırladığına göre yaklaşım değişir.

Eğer 1,5 saaten az bir süre geçmişse öğün öncesi hesaplanmış bazal veya bolus (hızlı etkili) yapılır .

Eğer 1,5 saat ile 4 saat arasında bir süre geçmiş ise , öğüne ait sindirim tamamlanmış olduğundan artık yüksek şeker seviyesinin düzeltme dozu yapılmalıdır.Mevcut Şeker seviyesiyle açlık hedef seviyesi arasındaki fark bulunur ve düzeltme dozu uygulanır (öğünde alınan karbonhidratlar hesaplanmaz artık.!.)
Bazal insulin ise genellikle aynı doz olabilir, belki ufak bir doz azaltımı yapılabilir.

Eğer 4 saatten fazla zaman geçmişse yine yüksek değer için düzelme dozu ve bazal içinde doz azaltımı yapılması uygun olur.

Tüp Bebek İlaç Fiyatları

Tüp Bebek İlaç Fiyatları
Gün geçtikçe tüp bebek tedavisi ile çok arzu ettikleri çocuk sahibi olma deneyimi yaşayan çiftlerin sayısı daha da artmaktadır. Günümüzde genç annelerde tüp bebek tedavisi başarı oranı %70′lere kadar gelmiştir ve bu oran gelişen teknoloji ile her geçen gün biraz daha artmaktadır.
Tüp bebek tedavisi; suni yollar ile laboratuarda döllenen yumurta hücresinin, tekrar anne karnına konularak normal gebelik sürecinin devam etmesinin sağlanmasıdır. Tüp bebek yöntemi ile gebelikte; anneden alınan yumurta hücresi ile babadan alınan sperm hücreleriyle laboratuarda döllenerek, gebeliğin ilk aşaması sağlanmış olur. Daha sonra döllenmiş haldeki anne yumurta hücresi tekrar anne karnına konur ve bebeğin oluşmaya başlayarak anne rahmine tutunması beklenir. Bebekte kalp atışının görülmesi ile tedavi başarılı olmuş demektir ve bu aşamadan sonra anne normal gebeliğin gereklerini yerine getirerek çocuk sahibi olabilmektedir.

Tüp bebek tedavisinde başarı oranını arttıran en büyük faktör anne yumurta hücresinin kalitesi olduğundan, anne adayının döllenme işleminden önce yumurta hücresini uygun şekilde geliştirebilmesi gerekir. Yumurtanın tedaviye cevap verebilecek hale gelmesi için hekimler, anne adaylarına ilaç tedavisi uygulamaktadır. Adet döngüsünün ilk gününden itibaren kullanılan tüp bebek tedavisi ilaçları, hem annenin beyni tarafından salgılanan hormonları düzenler hem de üretilen yumurtanın kontrollü bir şekilde gelişmesini sağlamaktadır.
Bu nedenle tedavinin oldukça önemli bir etkeni olan tüp bebek tedavisi ilaçları, anne adayının aksatmadan düzenli olarak kullanması gerekmektedir. Günümüzde tüp bebek uygulamalarının yaygınlaşması ile birçok firma tüp bebek tedavisi ilaçları üretmektedir. Piyasada birçok farklı marka tarafından üretilen ilaç bulunduğundan, tüp bebek ilaç fiyatları da önemli oranda azalmıştır. Sanılanın aksine tüp bebek ilaç fiyatları tedaviden daha pahalı değildir. Ayrıca çok istenilen çocuk sahibi olma hayalini gerçekleştirmeye yarayan tüp bebek tedavisinde kullanılan tüp bebek ilaçlarının fiyatının, ebeveyn adaylarına sağladığı bu değer biçilemez çocuk sahibi olma yararı ile ölçülmesi de uygun değildir.