Tenisçi ve Golfçülerde Görülen Dirsek Hastalığı Nedenleri

Her ne kadar tenis ve golfçü hastalığı denilse de bunun sporcu hastalığı olduğunu düşünmemelisiniz. Bunun kolların, dirseklerin ve omuzların yanlış kullanımı veya aşırı eforundan kaynaklanan bir sağlık sorunu olduğunun farkında olmalısınız. Tenis ve golfçülerin ortopedik hastalığı, tekrarlayan el hareketlerinden kaynaklanır. Dirseğin dış kısmındaki yumru çevresinde hissedilen şiddetli ağrıya tenisçi dirseği, dirseğin iç kısmında meydana gelen aynı probleme ise golfçü dirseği hastalığı denir.tenisçi dirseği hastalığı, golfçü dirseği hastalığı, tenisçi hastalığı nedir

tenisçi dirseği hastalığı; Bu, tenis dışında sık sık yapılan çizim, tornavida, yakalama ve çekiç kullanma gibi aktiviteler sonucunda ortaya çıkar. Dirseğin iç veya dış kısmındaki ağrı aşağıya doğru uzanıyorsa, yerinde kalmaya çalışırken doktorunuza danışmanızı öneririz.

Dirsek Yaralanmalarının Bazı Nedenleri;

Tenis ya da golf… Tenis ya da golf gibi hareketli kolları olan sporlar yapıyorsanız, zamanla dirsek sorunları kaçınılmaz olarak gelişecektir. Sağlık problemlerini en aza indirmek için rahatça tutabileceğiniz tenis raketlerini tercih etmelisiniz. Spor yaparken olası yaralanmaları önlemek için tenis ayakkabısı kullanmanızı öneririz.

Fazla kiloluluk… Fazla kiloluysanız, vücudunuzda olması gerekenden daha fazla yağ vardır. Vücuttaki yağ dokusu inflamasyonu ve enfeksiyonu hızlandıran bir faktör olduğu için birçok ajanı serbest bırakır.

Yaşlılık… Yaşlanma faktörüne bağlı olarak hücre ve dokuların kendini yenileme hızı azalır. İnsanlar yaşlandıkça doku onarım süresi artar. Yaşlılık ayrıca yeni engeller geliştirme riskini de artırır.

Kadın fizyolojisi… Kadın fizyolojisi erkek fizyolojisinden farklıdır. Bu nedenle kadınlarda eklem iltihabı riski daha fazladır. Erkeklerin aksine, kadınların daha geniş hareket açıklığı dirsek yaralanması riskini de artırır.

Sigara içmek… Kandaki oksijenin yanı sıra karbon monoksit ve karbondioksitte artışa neden olan sigara, dokuları yıpratır. Ayrıca sigara, oksijen miktarını azaltarak doku onarım süresini uzatır.

Çalışma temposu… İşiniz ağırlık kaldırmayı içeriyorsa veya kavrama, yerleştirme, paketleme, vücut geliştirme, dirsek sorunları zamanla gelişecektir.

Tenisçi dirseği ile golfçü dirseği arasındaki fark nedir?

Bu iki hastalığın altında yatan problemler aynı olsa da; Tenisçi dirseği, kolun dışındaki problemdir ve golfçü dirseği, kolun iç kısmındadır. Her iki problemin de şiddetli ve benzer ağrıları vardır.

Tıbbi terimlerle ifade edilen lateral (dış) ve medial (iç) kısımlar ağrının oluştuğu bölgeyi ifade eder. Tenisçi ve golfçü dirseği ağrısı; Sinir liflerinin ve yumuşak dokuların iltihaplanması ile kronik hasar oluşur.

Spor yaparken dinlenmek için zamanın olmaması, katı kurallara uyulmaması, uygun olmayan zeminlerde spor yapılması tenis ve golfçü hastalığına neden olan faktörlerden bazılarıdır. Özellikle çocuklar için yaşa bağlı olarak uygun koşullarda antrenman yapmak çok önemlidir.

Tüm bu faktörlerin yanı sıra yaptığınız sporda yanlış antrenman yapıyorsanız; Antrenman programı antrenman süresi, antrenman yoğunluğu ve antrenman sıklığı gibi koşullar dikkate alınarak hazırlanmalıdır.

Sporun yanı sıra günlük hayatta ütü yapmak, çamaşır yıkamak, bulaşık yıkamak ve badana yıkamak gibi aktiviteler tenis ve golfçülerde hastalığa neden olmaktadır. Bu hareketler sırasında yanlış el pozisyonu ve gerginlik olası yaralanmalara neden olabilir. Uzun süre dirseğinizin önünde veya arkasında şiddetli veya şiddetli ağrı hissederseniz, bunun tıbbi müdahale gerektirebileceğini unutmayın.

Sebze Temelli Beslenmenin Faydaları Nelerdir?

Her geçen gün daha fazla insan sağlıklı beslenmenin önemini anlıyor. Vejetaryenlik, veganizm ve esneklik olarak adlandırılan sebze bazlı diyetlerin bilimsel olarak kanıtlanmış ve değerlendirilmiş daha birçok faydası vardır. Uzmanlar tarafından da onaylanan kırmızı et miktarını azaltmak inanılmaz sonuçlar doğuruyor. Düzenli bir diyet veya diyet ile sebze ve bitki bazlı diyetler birçok sağlık sorununu önleyebilir. En sağlıklı yaşam biçimi olarak kabul edilen sebze diyetini uygulayanların bir kısmı hayvan sever, bir kısmı da çevrecidir. Bir diyet değil, düzenli bir diyet olan sebze bazlı yiyecekler; Sadece kolay kilo kontrolü sağlamadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır, aynı zamanda sağlık için de son derece önemlidir.sebze temelli beslenme, sadece sebze ile beslenme, sebze ağırlıklı beslenme

Bitki bazlı beslenmenin bilimsel faydaları;

Kolay kilo vermeyi sağlar… Yapılan araştırmalar, diyetlerinde eti tercih eden kişilerin obezite riskinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Et diyeti yerine bitkisel ve bitkisel besinlere öncelik verilmelidir. Vücudumuzun hücrelerine daha iyi beslenme sağlayan sebze bazlı bir diyet, insan sağlığı sonuçlarında çarpıcı bir iyileşmeye neden olur.

Daha Uzun Yaşamanızı Sağlar… Sebze diyetini tüm faydaları için incelerseniz kalpten tansiyona kadar birçok sağlık sorununu önlediğini, daha uzun ve sağlıklı yaşamanızı sağladığını göreceksiniz. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışmada, daha çok sebze tüketen kişilerde ölüm riskinin % oranında azaldığı sonucuna varılmıştır.

Bu da tip 2 diyabet oluşumunu engelliyor… Vücutta biriken yağ dokusunun onu insüline dirençli hale getirdiği söyleniyor. Özellikle tip 2 diyabetli kişilerin tutarlı bir diyet yaptıklarını duymuş olmalısınız. Tercih edilen diyet, yağ oluşumunu mümkün olduğunca engellemektir. Bitkisel bazlı bir diyetin tip 2 diyabeti 4 oranında azalttığı bulunmuştur. Ayrıca hayvansal ürünlerde doymuş yağın daha fazla olması, bitkisel ağırlıklı beslenmenin kolesterol oluşumunu da engellediğini göstermektedir.

Kalp sağlığını korumada etkilidir… Doymuş yağ oranı yüksek hayvansal gıdaların kalp hastalığına neden olduğu bilinmektedir. Hayatınızdan kırmızı eti azaltmanın veya çıkarmanın kalp sağlığınız için çok önemli olduğunu bilmelisiniz. Bitkisel beslenmeyi hayatınıza dahil etmenin kardiyovasküler hastalık gelişimini  ve buna bağlı ölüm riskini 1 oranında azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Tansiyonu düşürmeye yardımcı olur… Sebze diyetindeki bazı sebzelerin tansiyonu düşürdüğü bilinmektedir. Öte yandan düşük tansiyon, uzun vadede hipertansiyon gibi sorunların oluşmasını engeller. Hipertansiyon ile birlikte kalp hastalığı, felç, tip 2 diyabet gibi birçok hastalığı da önler.

Kanser Riskini En Aza İndirir… İçerdiği fitokimyasallar, lifler, vitaminler ve mineraller sayesinde kansere karşı koruyucu besin sağlayan en etkili diyet; Diyelim ki sebze, meyve, tahıl, baklagiller ve yağlı tohumlar yiyorsunuz. Amerikan Kanser Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, sebze bazlı bir diyetin kanser riskini en aza indirdiğini buldu.

Kolesterol oluşumunu engeller… Doymuş yağ oranıyla ilişkili kolesterol oluşumunu önlemek için sebze ve bitki yemek gerekir. Kırmızı et ve hayvansal ürünleri tüketmeyen bitkisel bazlı bir diyet de doymamış yağ alımını dolaylı olarak azaltır. Hayvansal ürünlerde bol miktarda bulunan doymuş yağdan uzak durmak, kolesterol sorunlarından korunmanıza yardımcı olur.

Beyin gücünü artırır… Zihinsel sağlığa olumlu faydaları olduğu gösterilen birçok sebze vardır. Bitkisel bazlı bir diyetin, daha sonra ortaya çıkabilecek Alzheimer’ın başlangıcını yavaşlattığı da gösterilmiştir. Ayrıca bitki ağırlıklı beslenerek demans riskini önleyebileceğinizi de vurgulamak isteriz.

Antinutrient Ne Demek?

Vücudumuzun işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için gerekli olan temel besinlerin emilimini engelleyen doğal ve sentetik bileşiklere antinutrientler denir. Bu, özellikle diyet yapan ve yetersiz beslenen kişiler için bir sorun olabilir.

Koşullara bağlı olarak değişebilen antinutrientler her zaman kötü bir tepkiye neden olmaz. Fitatlar ve tanenler gibi antinutrientler de faydalı etkilere sahip olabilir. Ancak bazı gıdaların antinutrient içeriği bir şekilde azaltılabilir ve etkileri en aza indirilebilir.antinutrient ne demek, antinutrient nedir, antinutrient miktarıEn ünlü antinütrientler fitat, tanenler, lektinler, proteaz inhibitörleri ve kalsiyum oksalatlardır. Her grup farklı yiyeceklerde sunulur. Demleme, filizlendirme, fermente etme ve kaynatma gibi teknikler, gıdaların antinutrient içeriğini azaltmak için kullanılabilir.

Hangi gıdalar antinutrient içerir?

Fitik Asit (Fitatlar): Tohumlarda, tahıllarda ve baklagillerde yaygın olarak bulunan fitat antinutrientleri, mineral emiliminde azalmaya neden olur. Emilimden etkilenen mineraller arasında demir, çinko, magnezyum ve kalsiyum bulunur.

Tanenler: Çeşitli gıdaların sindirimine müdahale ettiği söylenen tanenler, antioksidan polifenoller olarak sınıflandırılan gıdalarda yaygın olarak bulunur. Polifenol içeren ürünlere örnekler; Siyah zeytin, karanfil, bitter çikolata, fındık, enginar, badem, kuru erik, ıspanak, elma, brokoli, patates, ceviz ve Seylan tarçını gibi daha birçok gıda verilebilir.

Lektinler: Bazı lektinler daha zararlı olsa da, besin emilimini doğrudan etkileyebilirler. Lektinler, özellikle tohumlarda bulunanlar, tüm gıda bitkilerinde, baklagillerde ve tahıllarda bulunur.

Proteaz inhibitörleri: Bitkilerde, özellikle tohumlarda, tahıllarda ve baklagillerde yaygın olan proteaz inhibitörleri, sindirim enzimlerini inhibe eder ve protein sindirimine müdahale eder.

Kalsiyum oksalat: Oksalatla ilişkili kalsiyumun zayıf bir şekilde emildiğine dikkat edilmelidir. Ayrıca ıspanak gibi birçok sebzede bulunan kalsiyumun ana formunun bu olduğunu da belirtmeliyiz. Oksalat içeriği yüksek gıdalar; ceviz, fındık, ıspanak, pırasa, çilek ve çay bunlara örnektir.

Gıdalardaki antinutrient miktarını nasıl azaltabilirsiniz?

Islatma Yöntemi… Fasulye gibi bazı baklagillerin besin değerlerini arttırmak için bir gece önceden ıslatılması gerekir. Gıdaların kabuğunda yaygın olarak bulunan antinutrientler, suda çözünür özellikleri ile bilinir. Islatılmış gıdalarda fitat, lektin, tanen, kalsiyum oksalat ve proteaz inhibitörlerinin miktarının azaldığı gözlemlendi. Fasulye, soya fasulyesi ve fasulye gibi sebzeler için kullanılan demleme yöntemi, proteaz inhibitörlerini azaltmak için oldukça başarılı bir yöntemdir.

Çimlendirme yöntemi… Birkaç kez süren çimlendirme yönteminin uygulanması oldukça basittir. Doğal bir süreç olan filizlendirme yöntemine de filizleme denir. Bu yöntem, antinütrientlerini azaltarak tahıl, baklagiller ve tohumlar gibi besinlerin kullanılabilirliğini arttırır. Çeşitli baklagillere ve tahıllara uygulanan çimlenme işlemi, gıdalardaki fitat içeriğini 7-87 oranında azaltmak için yapılan çalışmalarda gözlemlenmiştir.

Fermantasyon Tekniği… Gıdalardaki karbonhidratları sindirmeye başlayan bakteri ve maya gibi mikroorganizmalar sayesinde oluşan doğal bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Gıdaların muhafazasında uzun yıllardır kullanılan eski bir yöntem olan fermantasyon, bazı tahıllar ve baklagiller için oldukça etkili bir yöntemdir. Önceden ıslatılmış kahverengi fasulyeler üzerinde yapılan bir araştırma, 48 saat boyunca fermente edildiğinde fasulyelerin fitat içeriğinde ˆ’lik bir azalma olduğunu göstermiştir.

Pişirme Tekniği… Yapılan bir çalışmada yaklaşık 1,5 saat haşlanmış bezelyenin proteaz inhibitörlerini p, lektinleri y ve tahılları i oranında azalttığı gözlemlendi. Yeşil yapraklı sebzelerin pişirilmesi sonucunda kalsiyum oksalat oranının  ile ‡ arasında azaldığı tespit edilmiştir. Antinutrient içeren gıdaların pişirme süreleri, gıda işleme tesislerine ve hazırlama yöntemlerine bağlı olarak değişebilir. Kaynatma, lektinler, tanenler, proteaz inhibitörleri ve kalsiyum oksalatlarda ciddi azalmalara neden olduğu bilindiği için en sık kullanılan yöntemlerden biridir.

Kalbinizin çalışmasına yardım edin!

Kalp krizi, yüksek tansiyon, obezite, tütün kullanımı ve fiziksel hareketsizlik gibi kontrol edilebilir risk faktörlerinin neden olduğu kardiyovasküler hastalık riski, dünya çapında en fazla ölüme neden olan sağlık sorunlarından biridir.kalp çalışmasını sağlıklı hale getirme, kalp sağlığını koruma, kalp sağlığı nasıl korunur

Halk sağlığını sağlamanın en önemli adımlarından birinin gününün büyük bir kısmını işte geçiren ofis çalışanları ile başlamak olduğuna inanıyoruz. Bu doğrultuda, kalp sağlığını anlamanıza yardımcı olacağını düşündüğümüz birkaç öneriyi aşağıda sizler için sıraladık.

  1. Sigarayı bırakın

Kendiniz için yapabileceğiniz en iyi şey sigarayı hemen bırakmaktır! Kaç yaşında olursanız olun asla geç değildir… Sigarayı bırakmak sadece kalp krizi riskinizi azaltmakla kalmaz, aynı zamanda akciğer kanseri ve KOAH gibi ciddi sağlık sorunları riskinizi de azaltır.

  1. Sağlıklı yiyecekler yiyin.

Birçok insan için işyerinde sağlıklı beslenme bilinçli bir seçimdir. Günümüzde abur cubur, sağlıklı bir alternatiften daha kolay ve daha hızlı elde edilmesi nedeniyle öğle yemeği molaları için çekici bir seçenek haline geldi. Bununla birlikte, yağ ve şeker oranı yüksek bu gıdalar kilo alımı, yüksek tansiyon ve diyabet gibi hastalık riskinizi artırır.

  1. Hareketsiz kalmayın

Yoğun bir gün geçiriyorsanız, egzersiz yapmak için zaman bulmak ezici ve uzak bir düşünce gibi görünebilir. Bununla birlikte, düzenli egzersizin kalp krizi riskini azalttığı gösterilmiştir. Haftada 150 dakika yürümenin kalp sağlığınız için çok önemli olduğunu unutmayın. İş yerinde bile asansör yerine merdivenleri kullanarak aktif kalabilirsiniz. Ofiste oturmanızı gerektiren bir işiniz varsa veya günde 5.000 adımdan az yürüyorsanız, ev iş rotanızda kısa mesafeler yürümek veya öğle molalarında yürümek de gün içinde aktif kalmanıza yardımcı olacaktır.

Okul Çocuklarında Kekemelik

Birçok yeni yürümeye başlayan çocuk, 2 ila 5 yaşları arasında kekelemeye başladıklarında belirli heceleri, kelimeleri veya cümleleri tekrarlar. Uzattıklarında veya durdurduklarında, belirli sesler ve heceler için sessiz bir aşamadan geçerler. Kekemelik bir tür konuşma kesintisidir. Çoğu durumda, kekemelik 5 yaşına kadar kendi kendine geçer, ancak bazı durumlarda daha uzun sürer. Kekemeliğin kesin çaresi yoktur, ancak etkili tedaviler mevcuttur ve çocuğunuzun üstesinden gelmesine yardımcı olabilirsiniz.kekemelik nedenleri, kekemelik neden olur, kekemeliğin giderilmesi

Kekemeliğe ne sebep olur?

Uzmanlar, birkaç faktörün kekemeliğe katkıda bulunduğuna inanıyor:

  1. Genetik. Kekeleyenlerin yaklaşık `’ının yakın akrabaları vardır.

 2-Diğer konuşma ve dil sorunları veya gelişimsel gecikmeler.

 3-Beynin dil işlemesindeki farklılıklar: Beynin farklı bölgelerinde dilin işlenmesini kesintiye uğratan durumlar.

 4-Yüksek ve artan aktivite seviyesi.

 5-Hızlı konuşma hızı.

Kekemeliğin erken belirtileri

İlk kekemelik belirtileri, kelime dağarcığının arttığı ve çocukların sözcükleri cümle haline getirmeye başladığı 18-24 aylıkken ortaya çıkar. Ebeveynler için kekemelik can sıkıcı ve sinir bozucu olabilir, ancak çocuklar için sorun değil. Çocuğunuza karşı mümkün olduğunca sabırlı ve anlayışlı olmanız çok önemlidir.

 Bir çocuk haftalarca veya aylarca kekeleyebilir veya kekemelik ara sıra olabilir. 5 yaşından önce kekelemeye başlayan çocukların çoğu, konuşma veya dil terapisi gibi müdahalelere gerek kalmadan normal şekilde konuşmaya başlar.

 Bununla birlikte, çocuğunuzun kekemeliği daha sık hale geliyorsa ve yüz hareketleri eşlik ediyorsa, 3 yaş civarında bir dil uzmanına görünmek en iyisidir.

Okul yıllarında seyri

Çocuk ilkokula başladığında kekemelik genellikle çok düşük bir düzeye iner ve iletişim becerilerini geliştirir. Kekemeye devam eden okul çağındaki çocuklar muhtemelen sorunun farkındadırlar ve bundan utanırlar. Geri çekilebilirler ve hatta sınıf arkadaşları tarafından sıklıkla alay konusu olabilirler. Böyle bir durumda ona destek olun ve okul idaresinden ve öğretmenden destek isteyin. Siz dil terapisine başlayana kadar öğretmen stresli konuşma durumlarını azaltabilir.

Ne zaman yardım almalısınız?

Çocuğunuz 5 yaşındaysa ve aşağıdaki durumlardan bir veya birkaçından muzdaripse veya kekeliyorsa, bir dil terapistine görünmeniz faydalı olabilir;

Tüm kelimelerin ve ifadelerin tekrarı aşırı ve tutarlı hale gelirse,

Ses ve hece daha sık tekrarlanıyorsa,

Sözcüklerin uzamasında artış varsa,

Konuşmakta zorlanıyorsan,

Konuşma ve yüz kaslarında gerginlik veya gerginlik varsa,

Çocuğunuz konuşma gerektiren durumlardan kaçınmaya başlarsa,

Çocuğunuz kekemelik korkusuyla kelimeleri değiştiriyorsa

Çocuğunuzda kekemelik ile birlikte yüz veya vücut hareketleri varsa,

Çocuğunuzun konuşmasıyla ilgili başka endişeleriniz varsa,

Kekemelik 6 ay veya daha uzun süre devam ederse.

Ebeveynler ne yapabilir?

Çocuğunuza yardımcı olmak için aşağıdaki adımları deneyebilirsiniz;

Çocuğunuzdan her zaman doğruyu veya doğruyu söylemesini istemeyin. Sohbeti eğlenceli tutun.

Aile yemeklerini konuşma zamanı olarak kullanın. Radyo veya televizyon gibi dikkat dağıtıcı şeylerden kaçının.

“Yavaşla” veya “derin bir nefes al” gibi düzeltmelerden veya eleştirilerden kaçının.

Çocuğunuz rahatsız olduğunda veya kekemeliği kötüleştiğinde yüksek sesle konuşmayın veya okumayın. Bunun yerine, bu süre zarfında fazla konuşma gerektirmeyen etkinlikleri teşvik edin.

Çocuğu rahatsız etmeyin ve ona baştan başlamasını söyleyin.

Çocuğunuza konuşmadan önce düşünmesini söylemeyin.

Evinizde sakin bir atmosfer yaratın. Aile hayatının hızını yavaşlatmaya çalışın.

Çocuğunuzla veya onun yanında diğer insanlarla konuşurken yavaş ve net konuşun.

Çocuğunuzla doğal göz temasını sürdürün. Ondan rahatsız olduğunu gösterme.

Çocuğunuzun kendi kendine konuşmasına ve düşüncelerini ve cümlelerini bitirmesine izin verin. Çocuğunuzun sorularını veya yorumlarını yanıtlamadan önce duraklayın.

Çocuğunuzla yavaş konuşun. Bu biraz zaman alabilir. Ancak yavaş konuşmak çocuğunuzun akıcılığını artıracaktır.