Üreme kanalının bağlanması yöntemi; erkek sperm hüclerinin dışarı çıkmasına mani olmak suretiyle uygulanmakta olan bir doğum kontrol yöntemidir. Bu uygulamada erkeğin boşalması esnasında dışarı atacağı spermler engellenmektedir. Bu durumu erkeğin boşalamaması gibi düşünmemek gerekir. Erkek üreme hücreleri, boşalma anında normal şartlarda sıvının içerisinde bulunmaktadır ancak bu yöntem uygulandığında spermler tutulur ve geriye kalan sıvı dışarı atılır. Bu nedenle erkek eşi ile korunmadan cinsel ilişkiye girse dahi, boşalması esnasında partnerinin yumurtalıklarına herhangi bir sperm gönderemeyeceğinden hamilelik söz konusu olamaz. Tıp dilinde vazektomi olarak adlandırılan, üreme kanalının bağlanması yöntemi de, tıpkı kadınlarda uygulanan tüplerin bağlanması yöntemi gibi ameliyatla gerçekleştirilir. Bu yöntemi uygulayan erkeğin tekrar çocuk sahibi olabilmesi oldukça güçtür. Bu sebeple doğum kontrol yöntemi adına, üreme kanalını bağlatmayı düşünen erkek yeniden çocuk sahibi olamamayı göze almalıdır.
Tüplerin bağlanması olarak adlandırılan doğum kontrol metodu, ameliyatla yapılan, yüksek oranda başarı sağlayan bir korunma yöntemidir. Bu yöntemde esas alınan nokta, spermin yumurtaya taşınmasını sağlayan kanalların tıkanmasına dayanmaktadır. Tüplerin bağlanması yöntemi, başarı oranı oldukça yüksek olsa dahi bazı devantajları mevcut bulunmaktadır. Bunlar;
- Operasyonun ameliyatla gerçekleştirilmesi; doğum kontrol noktasında gelişen teknoloji ile birlikte birçok yöntem basit bir şekilde gerçekleştirilebilirken tüplerin bağlanması yöntemi ameliyata dayanmaktadır.
- Operasyonun ameliyatla gerçekleştirilecek olması, maddi külfete neden olur.
- Bu yöntem ile doğum kontrolünü sağlayan kadınların tekrar hamile kalma ihtimali oldukça düşüktür.
Tıkanan kanallar açılsa dahi tekrar hamile kalma olasılığının düşük olması, tüp bebek yöntemine itebilir. Tüplerin bağlanması yöntemi hem ameliyatla gerçekleştirilmesi hem de yeniden bebek sahibi olmayı engellemesi sebebiyle pek tercih edilen bir doğum kontrol metodu değildir.
Yapılan istatistiksel araştırmalar ülkemizde kadınların %10’unun adet döneminde dahi cinsel ilişkiyi terk etmediğini göstermektedir. Dini açıdan doğru olmayan bu davranış biçimi sağlık açısından da doğru değildir. Kadınların adet dönemlerinde cinsel ilişkiye girmelerindeki en büyük etken de bu dönemde hamile kalmayacaklarına dair gelen inanış biçimidir. Ancak bu inanış gerçeği yansıtmaz. Kadınların yumurtlama dönemlerinde ki sarkmalar sebebiyle ayrıca adet döneminde dahi olgunlaşmış ve döllenmeye hazır yumurtalar üretebilmeleri sebebiyle adet dönemlerinde nadiren de olsa hamilelik söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle adet dönemlerinde cinsel ilişkiye giren kişilerin korunma yöntemlerini bırakmamaları gerekir. Adet döneminde cinsel ilişkiye girenlerin dikkat etmeleri greken bir diğer husus da hijyen kurallarıdır. Çünkü bu dönemde cinsel ilişkiye girilmesi kadının enfeksiyonel hastalıklar kapmasına neden olabilir.